Windsor kentinin
garip bir sessizliği var. Kimi zaman gelip çöküyor üzerinize. Sakin ve gururla
nehrin kıyısına kurulmuş bu sade şehirde ilk görünüşte sanki seslensem 50 kişi
bile toplanamaz gibiydi.
Amerikanin en
çok cinayet islenen şehri Detroit'in karşı komsusu olmasına rağmen
Windsor da bulunmak bana güven veriyor. Şehir o kadar derli topluydu ki, sanki
biraz hızlı adımlarla gezseniz 2 saatte görmediğiniz yer kalmayacaktı. Ben
şehir merkezini etrafı inceleyerek tam 1.5 saatte tamamladım. Burayi gezmeyi
düşünenlere duyurulur bu sehirde heryer yürüyüş mesafesinde.
Windsor şehrinin başlıca geçim kaynakları ise;
Kanada'nın 3. büyük limanına sahip olması nedeniyle nehir taşımacılığı, diğeri
de Chrysler araba motoru fabrikası.
Çok candan,
güleryüzlü, sakin, yolda birbirini selamlayan insanlar beni bir kez daha
kazandılar diyebilirim. Turistlerin çok uğrak yeri olmamasına rağmen, sehre
yapılmış büyük aquatic havuz nedeniyle tüm oteller yıl boyunca yoğunlar. Su
sporları ile ilgili büyük müsabakaların organizasyonu için biçilmiş kaftan. Oteller nehir kıyısına yapılmış, aquatic havuz ise otellerin ortasına. Eski gorünümlü binaların hemen hemen hepsinin duvarları grafiti kaplı. Tek kelime ile bayıldım.
Casino Ceasars'da 3 haftadır devam eden grev vardı, uzun yıllardır aynı otelde calışan emekçiler haklarını arıyorlardı. Biraz sohbet edip onları
dinledikten sonra sizinle beraberim, destekliyorum demek icin onlarla hatira fotoğrafı da çektirdim.
Kanada da bu kadar çok şehir varken neden mi seçtim Windsor'ı? Benim
tercihim degildi aslında, Kanada Açık Senkronize Yüzme yarışması nedeniyle
buradaydım. Itiraf edeyim iyi ki de gitmişim.
Son yıllar da Filistin ve
Suriyeden oldukça mülteci gelmiş ve bunun yansıması olarak şehirde birçok etnik restoran açılmış.
Kanada'dan Amerika'ya
baglantı Detroit nehrini by-pass eden koprü ve tünel ile saglaniyor. Koprü Amerikalı bir
işadamına, tünel ise Kanada hükümetine ait. Ilginçtir her iki yonde de alınan
tünel ücreti koprü ücretinden iki dolar daha az.
No comments:
Post a Comment