Sunday, 2 April 2017

Kıbrıs'tan Arda Kalanlar

Havalarin yagmurlu, karli yada gunesli olmasi benim enerjimi oldum olasi hic etkilemedi... saglikliysam, aynanin karsisina gecip de kendimi de guzel hissediyorsam hayat bayram oldu bana... kendimi simartmaya bayiliyorum cunku... enerjim yine doruklarda, eee cemreler de dusmusse kim tutar beni?
Hemen seyahat yerlerine bakılıp, program yapılmış ve ben yola çıkmıştım bile.. İstikametim, uzun zamandır arzu ettiğim ama denk getiremediğim Akdeniz’in en büyük üçüncü adası ve Anadolu’nun 65 km güneyinde yer alan yavru vatanımıza idi... Hayallerimde yaşattığım adayı nihayet ziyaret edebileceğim için tatlı bir heyecan vardi içimde; vatanımda olacağım ancak herşey yabancı olacakti benim için.. Toronto ve İstanbul aktarmalı olarak adaya attığım ilk adımla ılık bir bahar havası kucakladı beni... Tabiat uyanali cok olmustu buralarda..  Bir bucuk saat suren yol boyunca, araclarin direksiyonunun sag tarafta olmasini oldukca yadirgadim.. sanki karsi istikametten gelen tum araclar uzerime geliyor gibiydi... Yine de bozulmamış zengin doğal güzellikleri, yüksek çamları, yaban çiçekleri ve doğal bitki örtüsü ile kaplı Akdenizin İncisi bu ada huzur veriyordu.. Ozenle secmis oldugum otelime gelince resepsiyonda tatli bir hosgeldin tebessumuyle karsilandim. Odamda hersey rahat edebilmem icin sanki ozel tasarlanmisti Kaya Artemis'de.. Beni en cok rahatsiz eden yogun ve havasiz oda kokusu yerini mis gibi bir ortama birakmisti..  Odam genis, aydinlikti, kara ve deniz manzarasi hakimdi; buradan hic cikmadan gunlerce kalabilirdim. Henuz otelin tamamini gorememistim ama kalbimi coktan fethetmisti. Daha fazla beklemeden solugumu loby de aldim. Son derece kibar, guler yuzlu genc delikanli otelle ilgili bilgileri paylasmakta hic de gec kalmadi.. Toplanti salonlari, kongre merkezi, havuzlari, spa ve güzellik merkezi, spor salonu (en cok sevdigim) luks olanaklarla zenginlestirilmisti.
El değmemiş, göz alabildiğine uzanan sahane kumsalı,  egzotik plajı, pırıl pırıl denizi, tarihi Artemis Tapınağının bir eşi olan mimarisi icinde kendimi masal ulkesinde gibi hissediyordum.
Bilirsiniz, seyahat ve yemek, hayatımızın iki vazgeçilmezidir.. Aksam yemek saatinin olmasi icin sabirsizlanmaya baslamistim bile. Otel kapasitesinin dolu oldugu apacik ortadaydi ve ben uzun yemek kuyruklarindan hic hoslanmam. Bir avuc yemek icin dakikalarca beklersiniz.. Burada restaurant ana bina disinda ayri bir bagimsiz binada idi. Oyle guzel tasarlanmis ve organize edilmisti ki; onca misafir yogunluguna ragmen hic sira beklemeden tum yemeklere rahatlikla ulasabiliyordum. Guleryuzlu, yardimsever, titiz ve becerikli calisanlari beni daha da cok rahatlatmisti. Yemeklerin, mezelerin, tatlilarin lezzetlerini ve tazeliklerini ne siz sorun nede ben soyleyeyim ancak simdiye kadar yedigim triliceler icinden en harikasini burada tattigimi itiraf etmeden gecemeyecegim.Yemek sonrasi ayagimin tozuyla ilk gece Girne sonraki gece ise Magosa' yi ziyaret ettim. Universitelerin olmasindan dolayi genç nüfusun çokluğu göze çarpıyordu ancak hayat kafeler ve barlar disinda sakindi.. Kaldirimlar alcak, sokaklar oldukca dar ve yollar tek araclik, suruculer de telassiz, yayalara ve kurallara saygiliydi. Stres minimum duzeyde, yuzler guluyordu.. Gecenin sakinliginde; Magosa kalesi, limanlar, Lala Pasa Camii, Aziz Nicholas Katedrali, surlar nefisdi.
Yogun yasamimda, kisa zaman icin de olsa kendim icin vermis oldugum teneffus herseye degerdi..
Kapida karsilayan resepsiyon gorevlisinden, otel mudurune, gonlunu-emegini vermis tum personeline seyahatim suresince rahat ve huzurlu olmami saglayan Kaya Artemis Oteli`ne sizin nezdinizde tesekkur ederim.
Ziyaret edemedigim yerler aklimda kaldi ama tekrar gelecegim, bekle beni hayranlik uyandiran Akdenizin Incisi.






1 comment:

  1. kahve falına bakarım istediğin zaman resmini çek fincanın paylaş sadece haber et yeter
    mutlu ol mutlu kal gülüşlerin gibi

    ReplyDelete